TSK bünyesi içinde faaliyet gösteren Ergenekon'un sorunlarının belirlenmesi ve giderilmesine yönelik gözlem, If you loved this write-up and you would like to get much more information relating to Diyarbakır escort kindly take a look at our own web-page. tespit, karşılaştırma ve önerilere yer verilmekle yetinilmeyip, yepyeni bir yapılanma örneği önerilmektedir. Böylelikle, Ergenekon’un 21. yüzyıl koşullarına uygun re-organizasyonu doğrultusunda analiz yapılarak, bir araştırma, geliştirme ve yeni yapılanma raporu hazırlanmıştır. Şeklindeki ibarelerden de örgütün sivillerle bazı askeri şahısların yönetiminde masonik yapılanma benzeri bir yapılanma olduğu, bizzat örgütü tarif eden ve prensiplerini belirleyen ERGENEKON dokümanından anlaşılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bünyesinde ve kontrolünde kurulmuş bir örgüt gibi tanımlamak suretiyle örgütün etki ve faaliyet alanını geniş tutulmasına ve Türk Milletinin Türk Ordusuna karşı duymuş olduğu sevgi, saygı ve bağımlılığını da kötüye kullanmak suretiyle amaçlarına ulaşmayı planladıkları anlaşılmaktadır. Şeklindeki ibarelerden ERGENEKON terör örgütünün sürekli olarak kendisini Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesindeymiş gibi göstermek suretiyle kendisine taban kazanmayı ve örgütün hakim konumda olduğunu göstermek için Türkiye Cumhuriyeti'nin Ordusunun bu işin içinde olduğunu vurgulamak ihtiyacı hissetmişlerdir. Buradan da örgütün homojen bir yapıda olduğu sivil ve askeri şahıslarca bizzat yönetildiği anlaşılmaktadır. GİZLİLİK PRENSİBİ Ergenekon, (sözde) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı “sivil” personelden yararlanmakla karşılaştığı ve bundan sonra karşılaşacağı en önemli sorunların üstesinden gelmekte güçlük çekmeyecektir.
“Konya’da genelev olsaydı tecavüzler olmayacaktı” Konya'da geçen ay üç Afgan ve 14 yaşındaki bir erkek çocuğa tecavüz edildiğini hatırlatan D.P., “Konya’da genel ev olsaydı bu çocuklar bu duruma maruz kalmayacaktı. O sapkınlar 50 TL ile o duygusunu bastıracaktı” dedi ve ekledi: Bizim burada yaptığımız iş ‘namus bekçiliğidir’. Bunlara saygı duymalıyız. Ailelerimizin sağlığını koruyan bu kadınlardır. Buralar olmasa, bunlar dışarıda olmadık şeyler yaparlar ve kimse güvende olmayacak. Karısını komşusuna, öz yeğenine benzeten ve şuan söyleyemeyeceğim çok aşırı derecede sapkın olan kişilikler geliyor. İnsanlar burada o duygularını bastırıyor. Burada çalışan kadınları kimse küçük görmesin. Burası Diyarbakır’ın namus bekçisidir. Buradaki evlerin kapatılması durumunda toplum olarak bizi büyük tehlikeler bekler. Buraların olmadığını farz edin, dışarıda kız, erkek ve bebeklere tecavüz eden sapkınlar toplumsal bir soruna neden olur. “Cezaevinde özgürlük var, burada yok” Sokaklarda ahlaksızlığın diz boyu olduğunu dile getiren D.P, “Emniyet güçlerinin bu şekilde buraya baskı yapmalarını anlamış değilim. Buraya, sapkın duyguları çok yüksek olan insanlar geliyor.
2) nolu CD'de ROJ TV 7.GÜN programındaki oturum görüntülerinin tespit edilmiş olduğu sorulduğunda; Bu CD'lerin Ankara'dan ismini hatırlayamadığı, yaşlı bir bayan öğretmen tarafından kendisine gönderildiğini, yaklaşık bir hafta veya on gün önce kurye ile geldiğini, bir kısmım izlediğini, o gönderen bayanın kendisine ROJ TV'nin İstanbul'dan yayın yaptığını, hatta bu yayını gerçekleştirenlerden Yeni Şafak gazetesinden KORAY DÜZGÖREN isimli yazarın bu programı İstanbul'dan canlı yayın olarak yaptığını söyleyerek kendisine telefonda “lütfen bu yayında suç unsuru var ise ROJ TV'nin istanbul'dan yayın yapması suç ise KORAY DÜZGÖREN hakkında şikayetçi olmam için kendisine yardımcı olur musun” dediğini, bu CD'nin 30 dakikalık bölümünü izlediğini, hakikaten KORAY DÜZGÖREN'in Türkiye'deki siyasi kürtçülük faaliyetleri ile ilgili PKK'nm ülke sorunlarına bakış açısı, Güneydoğu meselesi ve ülke sorunları hakkında bir program yapıldığını, kendisine suç duyurusunda bulunmasını söyleyeceğini, ancak gözaltına alınınca kendisini arayamadığmı, (5) nolu CD içeriğinden “21/Nisan/2007 tarihli Türkiye'yi Türkler yönetmiyor, Devletin yeniden Türkleştirilmesi ve kurumların özlerine dönüşünün sağlanması ve küreselcilerin emrindeki yöneticilerin tavsiyesine gerek var” konulu CD hakkında sorulduğunda; Türkiye'nin son dönemlerde ABD'nin ve AB'nin siyasi ve ekonomik egemenliği altına girdiğini, bu sürecin ülke açısından istikbalde ekonomik çöküntüyü getireceği gibi sömürgeleştirmeye yol açabileceği, siyasal açıdan da parçalanma sonucunu doğurabileceği, bu sebeple küreselci ekonomik ve siyasi politikalardan vazgeçerek kendi öz ve milli politikalarını uygulaması gerektiğini, küreselci politikaların etkisi altında kalan kurum yöneticilerinin de tamamen milli politikaları uygulamaya yönlendirilmesi gerektiğini kastettiğini, kaldı ki bu programın halka açık olup gösterildiğini, o tarihte en az 400 bin kişi tarafından seyredilmiş RTÜK'ün de denetimine tabi bir program olduğunu, bu konuda ne bağlı olduğu televizyona ne de program yapımcısı olarak şahsına dava açılmadığı gibi uyan da gelmediğini, beyanlarında kesinlikle bir suç unsuru olmadığım, tamamen Türkiye'nin istikbalinin en olumlu şekilde gelişmesi ve gelişimini sürdürmesi için dilek ve temennilerinden ibaret olduğunu, Ev araması sırasında ele geçirilen 2006-EKİM 3 YAZILI KIRMIZI KLASÖR içerisindeki; -(37) sayfalık Ece ŞAKACI, Sinem GÜNDOĞAN, Okay ÖZÇELİK isimli şahıslara ait ve üzerlerinde Jandarma amblemi bulunan Güvenlik Soruşturması Arşiv Formları fotokopisi ve adı geçen şahıslara Gambia Konsolosluğundan vize talebinde bulunduğuna dair yazı fotokopileri, CSAR Fikret EMEK, TUĞ-KAN İMAR Muzaffer ŞENOCAK, Diyarbakır eskort Türk Bayrağı resmi üzerinde Halil MERT Topçu Binbaşı isimlerinin bulunduğu dokümanlar.